Vicdansızlar


VİCDANSIZLAR

Caminin halıları yenilenmişti.
Namaz boyunca halının desenleri dikkatimi dağıttı.
Canım sıkıldı.
Ama halının desenleri güzeldi.

Namazdan sonra kuru temizlemeciye gittim.
İçeri girdiğimde görevli beni gülümseyen bir yüzle karşıladı. 
Cebimden fişi çıkartıp uzattım. 
Masanın üzerinde duran defter-i kebiri açtı.
Sol sütunda yer alan ismimi bulup kırmızı kalemle üzerini çizdi.
Sağ sütuna yeşil bir tükenmez kalemle adımı soyadımı tekrar yazdı. 
İmzalamam için bana uzattı. 

Kuru temizlemeciden tertemiz bir vicdanla dışarı çıktım. 
Hava sıcaktı. 
Vicdanım yerinde rahattı.
Rahatlık bana batardı.

Çiçekçinin önünden geçerken baktım güller çok güzeldi.
Hanıma bir buket yaptırayım, dedim.
Çiçekçi elindeki spreyle sarmaşıkları soluyordu. 
Annem sarmaşıkları çok severdi.
Renkli naylon çoraplardan telle aralarına güller yapardı. 

Çiçekçi buketi hazırlayıp getirdi.
Koku sıkayım mı, diye sordu.
Ne kokusu, dedim.
Gül kokusu, dedi.
Manyak mısın, dedim.
Niye öyle diyorsun, dedi.
Normal değil mi söylemem, dedim.

Eve varınca gülleri hanıma uzattım.
Çok sevindi.
Kucağına basıp yüzünü içine gömdü.
Burnundan derin bir nefes aldı.
Yüzü ekşidi.
Bunlar gül gibi kokmuyor, dedi.
Ben de kokladım.
Gülü klonlamışlardı ama kokusuz olarak.
Tuhaf, yapay, plastik bir koku vardı üzerinde. 

Vay, dedim. 
Sövdüm.

Hanıma, bizim temizletecek şükür bir vicdanımız var, dedim.
Bunlarda o da kalmamış.


[ izzet koçak ]
@ruhyorgunlugu'na

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder