Hap


HAP

Başım çatlıyordu.
Artçılar iki dakika arayla ziyaretime geliyordu.
Majezik görevi ihmalden suçlu bulundu. 
Mide asidine atıldı. 

Pencerenin perdesini iyice çektim. 
Aralarındaki tartışma hiç bitmiyordu.
Susun diye bağırdım battaniyeyi üzerime çekerken.
İç seslerim, tıp oynadılar bir süre.
Sonra fısıltıyla konuşmaya başladılar.

Ağrının şiddetiyle kendimi nasıl sıktıysam artık uyurken, her yanım tutulmuş olarak uyandım.
Taş kesilmiştim ama ağrı solmuştu. 
Gözlerim biraz açılır gibi oldu.
Aklım başımdaki yerine oturup kontrolü ele aldı.

Lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı ıslattım. 
Mutfağa geçip çay koydum. 
Dolaptan kahvaltılıkları çıkardım. 
Tereyağı, zeytin ve beyaz peynir. 
Beyaz peynirin kokusu hafiften ağırlaşmıştı. 
Çöp kutusu aç bir kurt gibi kaptı peyniri. 

Yeni kalıptan bir dilim peynir kestim. 
Kahvaltı tabağının üzerinde küçük küp şekerler gibi dilimledim.
Her küpe bir kürdan sapladım.
Çayı demledim.

Kahvaltıdan sonra tutulan kaslarıma masaj yapması için beş aslan gücündeki  Voltaren’i içime ışınladım. 
Rahatça işini yapsın diye koltuğa uzanıp gözlerimi kapattım.


[ izzet koçak ]
Emine'ye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder