Meteor değil Metafor


METEOR DEĞİL METAFOR

Hasene Gün'e

Öğrenciler kürsüdeki hocalarını dikkatli bir şekilde dinliyordu. Hoca kendi sesinin şehvetine kapılıp coştukça coşmuştu. Kibri kara bir bulut gibi sınıfın üzerine çökmüştü. 

Orta sıralarda oturan bir öğrenci not defterini çıkarıp ‘bunalım’ yazdı. Sonra defteri kapatıp çantasına koydu. Pencereye baktı. Dışarıda inceden bir yağmur yağıyordu. Bulutlar koyu bir is gibi göğü kaplamışlardı. Hoca elindeki tebeşiri kürsüye vurup ‘meteor’ yazdı tahtaya. Kelimenin altına iki çizgi çekti sertçe. Ne demek olduğunu biliyor musunuz, diye sordu. Pencereden dışarıya bakan genç elini kaldırdı. Ama hoca sözü bir başka öğrenciye verdi. 

Yeniden pencereden dışarıya baktı. Bedenini sınıfta bırakıp ruhunu kanatlı bir ata bindirip oradan uzaklaşmak istedi ama beceremedi. Kanatlı at pencereden çıkamadı. Sınıfın uğultusu onu içeri çekti. Zihni sınıfa döndüğünde herkesin kendisine baktığını gördü. Hoca, aklınız giderken bedeni burada unutmuş anlaşılan, dedi. Sesindeki istihza zaten kötü olan havayı iyice ağırlaştırmıştı. 

Eli havada kalmıştı. Aceleyle indirdi. Hoca kendisine bakıyordu. Tüm sınıf kendisine bakıyordu. Kanatlı at kendisine bakıyordu. Meteor, dedi aceleyle, uzaydan düşen taşların genel adıdır. Sınıfın içindeki kasvetli hava dağıldı. Herkes gülmeye başladı. Hoca, elindeki tebeşiri tahtaya fırlatıp öfkeyle dışarı çıktı. Kanatlı at kişnedi. Genç ne olup bittiğini anlamak için tahtaya bir kez daha baktı, aklı başıyla aradaki mesafeyi kapatıp yerine oturdu. Tahtada meteor değil, metafor yazmaktaydı.


#mikroöykü

2 yorum: