Olağanüstü


[ OLAĞANÜSTÜ ]*

Yağmur yağıyordu. Bir saçak altına sıkışıp kalmıştık. Yağmurdan korkmuyorduk ama ıslanmak tüylerimizi ürpertiyordu. Basit bir iyilik yapmak için yola çıkmıştık ama ona giden yolun bu kadar karmaşık olmasını beklemiyorduk. Bir dahaki sefere iyilik için olağanüstü hazırlanacaktık.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü157

Ders


[ DERS ]*

Evet, sevgili çocuklar bugün Ziya Paşa'nın şiir anlayışını işleyeceğiz. Kendisiyle yapacağımız ders için ışınlama kodlarını saatlerinize gönderiyorum. Paşa'mız Adana valisi olduğu için kendisiyle olan dersimiz yirmi dakika sürecek. Herkes hazırsa gidelim.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü38

Tahrir


[ TAHRİR ]*

Elimizde çok güzel kapaklar var. Bakın bu kapağımızda her yer karla kaplı, zaman atına binmiş süvari, zamanın akışını imgeleyen bir dere, geçmişin sisli günlerinin içindeki ağaçlar, şurada taze geleceği görüyoruz çalılarda. Alsaydınız. Anladım, siz sadece mavi kapak alıyorsunuz.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü156

Kapak


[ KAPAK ]*

Bir türlü açılmıyordu. Denemedik yol bırakmadık. Konuyu ülke gündemine taşıdık. Fabrika üretim hatası olabileceğini açıklamak zorunda kaldı. Akif, mağarasından çıkıp geldiğinde hiçbir şeyden haberi yoktu. Aaa, kiraz reçeli bayılırım, dedi kapağı çevirip açarken.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü37

Tutunma


[ TUTUNMA ]*

Onu yakından tanırdım, bu sebeple sevmediği şeyleri yapmak için harcadığı emeğe üzülür. Sevdiği şeyleri yapsa daha başarılı olacağına inanırdım. Oysa o hep tam tersini yaptı, sevdiği şeylere hiç yüz vermedi. Sevmediklerini baş tacı etti. Bu onun hayata tutunma biçimiydi.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü36

Kaos


[ KAOS ]*

Aniden bastıran yağmurdan kaçmak için girdiğim çay ocağında Yasin'i gördüm. Yanına oturdum. Yağmuru planlamış mıydın? diye sordum, çünkü tanıdığım en planlı insan oydu. Yüzüme tebessümle baktı. Tabi ki, dedi. Nasıl olur, dedim, yağmur aniden indi. Kaos da plana dâhil, dedi.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü35

Kaptıkaçtı


[ KAPTIKAÇTI ]*

Çobanlar burnundan soluyordu. Kaptıkaçtı yine bir kuzuyu götürmüştü. Yetmezmiş gibi kahvede çobanları alay konusu etmişti köylüye. Ertesi gün çobanlar pusu kurup Kaptıkaçtı'yı vurdular. Kahvede akşam çayları çobanlar söyledi ama köylünün aklı yedikleri kuzulardaydı.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü34

Arı


[ ARI ]*

Odada eşek gibi bir arı vardı. Şu arı babamı soksa da evde bir daha içmese diye, diledi. Arı dileği yerine getirdi ama babasında etkisi olmadı, arı ise bir süre sonra yere çakıldı. Arıya ne olduğunu merak edip doktora götürdü. Ölüm raporunda alkol komasına girdiği yazılıydı.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü33

Deney


[ DENEY ]*

Yakup Abi, niye bizim buralarda kargaşa hiç bitmiyor, diye sordu Nazım'a. Nazım, bir Ortadoğu uzmanına yakışan bir bakış attı Yakup Abi'ye. Şimdi abi, dedi Nazım, uzun yıllardır birileri burada sosyolojik bir deney yapıyor, Ortadoğu'da onların laboratuvarı anlayacağın.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü155

Karakter


[ KARAKTER ]*

Handan'la tanıştığımız gün bir şeylerin ters gittiğini fark ettim. İnsan bu kadar alaycı olamazdı. Belki de o bir insan değil, hayatıma giren karakter oyuncularından biriydi. Tek sorun ona tahammül edemiyor oluşumdu. Ben, aslında hiçbir şeye tahammül edemiyordum.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü154

Sonuç


[ SONUÇ ]*

Toplantı üzerine toplantı yapıldı. Planlar ortaya konuldu. Her şey tereyağından kıl çeker gibi kolayca olacaktı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Hijyen yüzünden artık yağda kıl yoktu ve tereyağı diye satılan şeyin ne olduğu belli değildi. Başlangıç nihayete yenildi.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü153

İntihar


[ İNTİHAR ]*

Yataktan doğrulup doğruca banyoya gitti. Jileti kutusundan çıkarıp bileklerine dayadı. Sıcak kanının fayans zemine akışını gördü. Sonra aynadaki yüzüne baktı. İçindeki tüm yaşama arzusu sona erdi. İntihar etmeden yaşamına son verenlerin ilkiydi.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü152

Dudak Payı


[ DUDAK PAYI ]*

Hamdi, Seyit'in önüne bir bardak çay bıraktı, yanında üç şeker. Seyit bardağın yarısını boş görünce, tek şeker yeter, dedi. Hamdi iki şekeri geri aldı. Ben iyimser biri değilim, dedi Seyit. O zaman bakış açını değiştirmelisin, o sadece dudak payı, dedi Hamdi.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü151

Yılan


[ YILAN ]*

Kamp yerinde Tahir'i yılan soktu. Yılanı öldürdük. Tahir'i hastaneye yetiştirmek için alelacele yola koyulduk. Ancak Tahir yolda komaya girip hayatını kaybetti. Yılanı inceleyen bir yetkili bu yılanın bölgede çok rastlanan zehirsiz bir yılan olduğunu söyledi.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü31

Post


[ POST ]*

Aslan, tilkileri gösterip kurnazlıklarını öve öve anlattı mecliste. Tilkiler bundan çok memnun oldular. Kral, sözlerine bir ama ile devam etti. Ama tilkiler çift ruhludur. Onların ikinci ruhu çekirgedir. Bu yüzden çiftlikleri onların postları süsler.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü150

Atlıkarınca


[ ATLIKARINCA ]*

Herkes heyecanla kasabaya gelen kumpanyaya koşmuştu. En çok ilgiyi atlıkarınca çekmişti. Kasaba halkı atlıkarıncanın etrafında toplanmış, bilet kuyruğu uzayıp gitmişti. Kimse gözünü bu ışıltılı atlardan alamıyordu ama ortada dönen bir dolap vardı, kimsenin görmediği. [30]

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü30

Yalnızlığın Kimyası


[ YALNIZLIĞIN KİMYASI ]*

Laboratuvarda derin bir sessizlik hâkimdi. Herkes yapılacak açıklamayı bekliyordu. Beyaz önlüklü bir adam elindeki şişeyi havaya kaldırdı. Yalnızlığı damıtmayı başardık, dedi. Artık insanlar tek başlarına kalabilecekler ama yalnız kalmayacaklar, diye ekledi.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü27

Gözlük


[ GÖZLÜK ]*

Bu sözlükte de yok, sanki hiç var olmamış, hiç telaffuz edilmemiş gibi. Kafamın içerisinde büyük bir sızı gibi varlığını hissediyorum ama bir türlü adlandıramıyorum onu. Bıraktığımıza emin olduğunuz yerde bulamadığınız bir eşya gibi.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü28

Buz Adam


[ BUZ ADAM ]*

Müdürün verdiği listeyle şok olmuştu en son. Bu işleri seversin sen, şu listedeki çocuklarla da ilgilen, demişti. Ne zaman kendini mutlu etmek için yaptığı bir şey, mecburiyete dönüşse ondan hızla soğumaya başlıyordu. Artık sadece zorunlulukları vardı hayatta.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü29

Tanımlama


[ TANIMLAMA ]*

Tanıdık bir yüze rastlamak için uzun süre dolaştım, tüm yüzler yabancıydı. Birkaç ay sokaklarını, çay ocaklarını, kütüphanelerini dolaştım, hepsi yabancıydı bana. Tamamen yabancı bir yerdeydim artık. Kesin olarak şehir de beni bir yabancı olarak bilmişti.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü147

Çelik Yelek


[ ÇELİK YELEK ]*

Elindeki bezle winchester'in tozunu alıyordu. Silahı yerine yerleştirdikten sonra tezgâha yaklaşan adama döndü. Adam kendilerinde çelik yelek bulunup bulunmadığını sordu. Birkaç model vardı ellerinde. Tezgâhtar adama ne iş yaptığını sordu. Öğretmenim, dedi adam.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü18

Gündem


[ GÜNDEM ]*

Gündem olmak çok basit, dedi. Akşam yemeğinden sonra kalkıp bulaşıkları yıkadı. Hanımı on sekiz yıllık evliliklerinde ilk kez yaşanan bu durumu sağır sultana bile duyurdu. O artık gündemdi. Bundan pek memnun olmasa da.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü144

Orman


[ ORMAN ]*

Gür saçlarını ortadan ikiye ayırmıştı. Saçlarının arasından küçük bir dere akıyordu. Derenin üzerinde gıcırdayan bir su değirmeni vardı. Başının üzerinde toplanan bulutlardan ince bir yağmur iniyordu. Bitler neşeyle zıplıyordu hafif bir açıklıkta.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü17

Kâbus


[ KÂBUS ]*

Bir uyanıyorsun, cennettesin! Dünya diye bir kâbus görmüşsün sadece! Havva'nın elinde bir sepet, elma topluyor!

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü16

Üçüncü Sayfa


[ ÜÇÜNCÜ SAYFA ]*

"Toplum çok kötüye gidiyor." dedi elindeki gazetenin üçüncü sayfasını çevirirken. "Elhamdülillah ben a-sosyalim." dedi diğeri elindeki telefonundan başını kaldırmadan.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü15

İzin


[ İZİN ]*

-Öğretmenim elimi yıkamaya gidebilir miyim?
-Evladım, durmadan bir şeyler için izin istiyorsun.
-Tamam, öğretmenin ben elimi yıkamaya gidiyorum.

*[ izzet koçak ]
#mikroöykü143