Kamil Taş


[ KAMİL TAŞ ]*

Kamil Taş, yedi arkadaşıyla yedi yıl boyunca şizofren adlı bir edebiyat dergisini çıkardı. Dergi kısa zamanda sadık bir okuyucu kitlesine sahip oldu. Bu durum yedi arkadaşı ve kendisine çeşitli ödüller de kazandırdı. Bu ödülleri almaya diğer yazarlar adına hep Kamil Taş gitti. Kamil, derginin ismi dışında cismiyle görünen tek yüzüydü. Yedinci yılın sonunda derginin yayını birden durdu. Kamil Taş’ın şizofreni teşhisiyle hastaneye yatırıldığı öğrenildi. Kamil’le birlikte diğer yedi arkadaşı da hastaneye yatırılmıştı. Kamil üç yıl sonra tedavisi tamamlanıp taburcu olmuş ancak arkadaşları hiçbir zaman içinden çıkamamıştı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü77

Benzetme


[ BENZETME ]*

Köşede gördüm. Hemen koştum yanına. Omzuna dokundum. Döndü. Buyurun, der gibi baktı. Sizi birine benzettim, dedim, kusura bakmayın. Tebessüm edip yürüdü. Sonra durdu ve bana baktı. Kime benzetmiştiniz? diye sordu nedense. Kendime, dedim tebessümle, kendime!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü76

Ruh


[ RUH ]*

Gece bir kâbusun içine uyandım. Üzerime çökmüş bir Karabasan vardı. Elimi sallasam dağılacak bir duman gibiydi ama hareket edemiyordum. Ağırdı, ruhumu bedenimin içerisinde eziyordu. Hayat gibiydi. Ruhuma saldırıyor ama bedenimi hareketsiz bırakıyordu. Ruhum yılların tecrübesine sahipti hayat karşısında. Bir karabasan onu asla ele geçiremezdi. Bedenimden sıyrılıp karabasanın üzerine çullandı ve onu geldiği karanlık kuyusuna kadar kovaladı. Geri döndüğünde artık bir bedene ihtiyacı olmadığının farkındaydı. Bedenine veda bile etmedi ruhum, çekilip giderken.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü210

Fhotoshop


[ FHOTOSHOP ]*

Fotoğrafçı, photoshopla mucizeler ortaya koyuyoruz, dedi fotoğrafları teslim ederken. Adam elindeki fotoğraflara uzun süre baktıktan sonra, çok güzel, dedi ekledi, artık bizim düğün fotoğraflarımızı verebilir misin?

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü75

Mesafe


[ MESAFE ]*

Belediye bir yazar okuyucu buluşması ayarlamıştı. Bunun bana göre olmadığını söyleyip gitmek istemedim. Ali çok ısrar edince, benim için önemli olanın metin ile aramdaki mesafe olduğunu söyledim. Yazar da okuyucusuyla arasını hatipliğiyle kurmaz, sanırım, dedim. 

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü209

Masal


[ MASAL ]*

Ben babaannemden hiç masal dinlemedim. Bir süre bunun önemli bir eksiklik olduğunu düşündüm. Düşünüyor ama anlamıyordum, bazen sadece düşünmek anlamaya yetmiyordu. Bir gün babama bundan bahsettim, gözleri doldu. Ben de, dedi, hiç dinlemedim, öldüğünde iki aylıkmışım.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü74

Kedi


[ KEDİ ]*

Bu kapıdan geçerken tetikte olmalısın. Geçen gün hemen şurada bir fare oturmuş, cola içiyordu. Göz göze geldik ve bana hiçbir tepki göstermeden içmeye devam etti. Ürktüm. Onu bir daha hiç görmedim. Kedi olalı ilk kez bir fareyi yakalamaya bu kadar yaklaşmıştım oysa.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü208

Numan


[ NUMAN ]*

Bana balık verme, dedi, balık tutmayı öğret. Sana, dedim, balık tutmayı öğretsem okyanusu kurutursun.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü208

Okur


[ OKUR ]*

Artık eve vardığımda televizyon seyretmiyorum. Kitap okuyorum. Oruç oruç televizyon çekilmiyor. Hangi kanalı açsan üzerine yemek boca ediyorlar. Ramazandan önce ne yayınlıyordu bu kanallar şaşıyorum. Kapatıyorum televizyonu, açıyorum yemek kitapları okuyorum, muazzam.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü206

İçimizdeki İrlandalı


[ İÇİMİZDEKİ İRLANDALI ]*

Düğündeydik. Tanımadığımız biri yanımıza geldi. Bir oyun oynayacağız. Siz yüzüğü saklayacaksınız. Ben de kimde olduğunu bulacağım. Altı kişiydik. Her seferinde kimde olduğunu buluyordu. Bazıları adamın cinleri olduğunu, bazıları da psişik güçleri olduğunu düşünüyordu. Sonuçta nasıl yaptığını anlayamadan, açıklayamadan oyun sona erdi. Adam gösterisini yapıp gitti. Geriye yıllarca anlatılan muhabbeti kalmıştı aramızda. Yirmi yıl sonra bir araya geldiğimizde yine muhabbete dahil oldu. O gün, dedim arkadaşlara, içimizdeki İrlandalı bendim.
Adam düğünün başında yanıma gelmiş. Oyunu anlatmıştı. Yüzüğün saklandığı kişinin yanına geldiğimde elimi saçıma götürüyordum. Böylece hatasız bir şekilde yüzüğün kimde olduğunu buluyordu. Ortada ne bir cin vardı ne de psişik güçler, oyun vardı oyun içinde sadece.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü205

Bayram Edeceğim


[ BAYRAM EDECEĞİM ]*

İftarla birlikte sofradakilerin üzerine bir mutluluk yayılmıştı. Ramazanın güzellikleri ve bereketi ağızdan ağıza paslaşılıyordu. Son orta ona geldiğinde yedi saniyelik sonsuz sessizlik sofrayı kaplayıverdi. Vallahi, dedi sakince, bitsin bayram edeceğim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü73

Siyah Beyaz


[ SİYAH BEYAZ ]*

Sokaktan gelen sesle pencereye yöneldi. Öykünüzü renklendiriyoruz, diye bağırıyordu üç tekerlekliyi iteleyen adam. Denemekten ne çıkar, diye düşünüp adamı eve çağırdı. Satıcı kapıya geldi. Elinde bir defter ve renkli kalemler. Çok yüksek bir ücret talep etti. Kabul etti. Adam parayı saydı, eline defter ve kalemleri tutuşturup gitti. İçeri girdi. Masaya oturdu. Defteri açtı ve renkli kalemlerle öyküsünü yazmaya başladı. Bir süre sonra deftere rengârenk kalemlerle yazılmış bir öykü düştü ama ruhu yine siyah beyazdı öykünün, hayat gibi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü204

Anneler Günü


[ ANNELER GÜNÜ ]*

Kadın, anneler gününü kutlaması için bir günlüğüne evlat edindi. Çocuk kadının anneler gününü kutladı. İsteğine ulaşmış ama isteği de bir anda ölmüştü. Çocuğu yurda götürüp teslim etti. Oradan mezarlığa gidip kendisini terk eden annesinin mezarına bir gül bıraktı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü72

Cellat


[ CELLAT ]*

Adam direğe bağlandığında son sözleri soruldu, ilk taşı en masum olanınız atsın, dedi. Birkaç dakika içerisinde taşların altındaydı. İkinci adam aynı kalabalığa, ilk taşı içinizdeki en günahkâr olanınız atsın, dedi. Bunun üzerine cellatlık bir meslek haline geldi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü71

Süpürgenin Gâvur Tarafı


[ SÜPÜRGENİN GAVUR TARAFI ]*

Annem, okula gitmek istemediğimi söylediğim gün beni süpürgenin gâvur tarafıyla tanıştırdı. İlkokul birinci sınıftaydım, cahildim. Süpürgenin tehlikeli olduğunu kabul edip tehlikesiz saydığım okula devam ettim. Yanılmışım, cahillik işte.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü203

Kötü Son


[ KÖTÜ SON ]*

Benim işim yarım kalan hayatları tamamlamak. Bunun için ölenin yerine geçiyorum. İnsanlar sevdiklerinin öldüğüne inanmıyor zaten. Ben burada hikâyeye dâhil oluyorum. Hikâyenin sonunu yazıyorum. O gün ölseydin, seni hep öyle bilseydik, dediklerinde hikâye son buluyor.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü202

Masumiyet


[ MASUMİYET ]*

Olay yerine ilk biz vardık. Kadın kocasının kafa derisini yüzmüştü. Ama Kızılderililer gibi değil, sadece yüzünü soymuştu. Onu kelepçelediğimde bir muhabir gibi, neden böyle yaptın, diye sordum. Evlendiğim adamın masum yüzünü görmek istiyordum, diye cevapladı sorumu. [70]

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü70

Boşluk


[ BOŞLUK ]*

Çok boş insan var, boşluğun kıymetini bilmeyen, ben öyle değilim, seviyorum içimdeki sonsuz boşluğu, doldurmak gibi bir çabam da yok bu yüzden. Bir kıyıda durmuş bakıyorum öylece. Bir sandalye olsa şu kenarda oturup baksam daha güzel olurdu tabi ki. Ama boşluk işte.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü69

Kasap


[ KASAP ]*

O bir kahramandı. Hikâyesi muhteşemdi. Ama benim işim satır aralarındaki sırları bulup çıkarmaktı. Aradığımı baktığım yerlerde bulamıyordum bir türlü. Aynı yerlere bu kez bakış açımı değiştirip baktım. Gördüklerim satırlardan sızan kandan ibaretti satır aralarına. 

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü201

Hikâyenin Gölgesi


[ HİKAYENİN GÖLGESİ ]*

Kafamın içindeki boşluktan bir hikâye gölge gibi geçip gitti biraz önce. Kalemim elimdeydi. Hemen peşine düştüm. İzini sürdüm. Bana pek bir iz bırakmamıştı ama ben eski bir iz sürücüyüm. Onu uçurumun kıyısında buldum ama kelimelere dökemeden kendisini boşluğa bıraktı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü199

Helal Para


[ HELAL PARA ]*

Telaşla gelip, “Parayı düşürdüm.” dedi. “İyi yapmışsın.” dedim, “Bulmadan gelme!” diye tekrar gönderdim. Bir süre sonra parayı bulup geldi. Ayşe: “Helal paraymış, bulundu.” deyince kaşlarım çatıldı. “Hayırdır,” dedim, “Şüphen mi vardı!”

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü198

Bahsedilemeyen Adam


[ BAHSEDİLMEYEN ADAM ]*

Çok ilginç bir insandı. İlginç bir insan olmasa zaten bu öykünün konusu da olamazdı. İlginç olduğunu söyleyerek başlamam tamamen yer darlığından kaynaklanıyor. Yoksa öyküyü okuyunca bunu anlayacaktınız. Neden bahsediyordum, kendisinden bahsedilemeyen adamın öyküsünden.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü197

Cin Çarpmış


[ CİN ÇARPMIŞ ]*

Kapıma yığılmış vaziyette buldum onu. Kendisine geldiğinde her yerin cinlerle dolu olduğunu söyledi. Nasıl anladın bunu? diye sordum. Hepsinin el ve ayakları tersti, dedi. Nasıl yani, böyle mi? diyerek ellerimi gösterdim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü68

Hafıza


[ HAFIZA ]*

Bu güne kadar hiçbir şeyi unutmadım. Unuttuğumu iddia ettikleri şeyler gerçeği kesinlikle yansıtmıyor. Yok, isimlerini unutmuşum, yok toplantıya gelmeyi unutmuşum, yok ödemeleri unutmuşum... Ben kendimi bilen bir insanım, unutsam hatırlamaz mıyım?

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü67

Pazarlık


[ PAZARLIK ]*

Çocuğun içine öfke cini kaçmış, dedi yaşlı ebe. Bir köy tarif etti uzakta. Bir at ve araba bulunup günlerce yol gidildi. Üç gün köyde kocakarının dağdan inmesi beklendi. İnince çocuğa bakmadan pazarlığa girişti. Çocuktaki cin bu pazarlık sırasında yanındakilere geçti.[66]

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü66

Usta


[ USTA ]*

Ütü hastalanmış, bir ustaya göstersen, dedi kadın. Ben hallederim, dedi adam. Önce bir ütü sipariş etti. Tornavidayı alıp ütüye daldı. Bir saat sonra ütüyü o kadar itinayla dağıtmıştı ki toplanmasına imkân yoktu. Kadına müjdeli haberi verdi: Ütü öldü ama yenisi yolda.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü196

Esatir


[ ESATİR ]*

Şahmeran, bir Merküt tarafından kaçırıldı. Merküt'ün Kaf dağının zirvesindeki yavruları Şahmeran'ı yedi. O günden sonra tüm Merkütlerin ezeli düşmanı meranlar oldu. Meranlar, şahlarını öldüren Merkütleri yok etmek için yıllarca Kaf dağının altını oyup dağı yok ettiler.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü195

Umutsuz



[ UMUTSUZ ]*

Sonunda başardılar. Kazmalarıyla kürekleriyle gelip göğsümün üzerinde günlerce çalıştılar. Balyozlarıyla dövdüler göğsümü, kıymık kıymık yol açtılar kendilerine. Olmadı. En son kepçeleriyle geldiler, içimden söküp alamadıkları umudumla birlikte beni de alıp götürdüler.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü194

Yama


[ YAMA ]*

Hayatım boyunca açıkları kapatmaya çalıştım. Gücüm yettiğince çaba gösterdim. Çokça yakışıksız bulundum. Hoş karşılanmadım, aşağılandım. Üzdü, bir şeylere yamanmakla suçlanmak. Oysa birinin bunu yapması gerekiyordu. Var olduğum şeyden başkası olamazdım, olamadım. [65]

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü65

Savunma


[ SAVUNMA ]*

Tepegöz, dikkat çekmemek için göz doktorundan kendisine ikinci bir göz yapmasını istedi. Doktor bunun tıbben imkânsız olduğunu söyleyince tepesi atan Tepegöz, onu öldürüp yedi. Doktorun tadını sevmişti. Bir kat aşağıda bir avukat vardı. Aşağı inip kapıyı çaldı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü193