Kısa Bir Hikaye





Kısa Bir Hikaye / İzzet KOÇAK

Yağmur yeni durmuştu. Sırılsıklam bir vaziyette evin önüne geldi. Üzerimdeki sular yere damlarken o usulca basamakları tırmandı. Arkasında iz bırakmak hoşuma gitmişti. Bu güne kadar yaşadığı hayata dair ardında hiçbir emare bırakmamış biri için, bir süre sonra silinip gidecek olan sudan bir iz bırakmak tam bir uyum oluşturmuştu. Ömrünün kırkıncı yılındaydı ve yaşadıklarına dair anılar suyun üzerindeki yakamozlar gibi nasıl bir süre sonra yok olup gitmişse, merdiven basamaklarında bıraktığı izler de öyle kaybolup gidecekti.

Çelik kapı hafif bir gıcırtıyla açıldı. Metalin gıcırtısından oldu olası rahatsız olurdu. Yüzü ekşidi. Elindeki çantayı vestiyerin üzerine bıraktı. Çantadan vestiyerin üzerine su sızmaya başlamıştı. Ama o buna dikkat dahi etmedi. Kapıyı örtüp doğruca banyoya yöneldi. Antrenin başındaki boy aynasında kendisini görünce bir süre durakladı. İyi ıslanmıştı. Bu hali yüzündeki, kapı gıcırtısından kaynaklanan, ekşiliği alıp alaycı bir tebessüme bıraktı. Normal bir insan değildi, anormal olduğu da iddia edilemezdi, tuhaftı ve kendisini tuhaf bir adam olarak tanımlamaktan hoşlanırdı. Saçları tamamen yapışmıştı. Lacivert takım elbisesinin rengi birkaç ton koyulaşmıştı. İçindeki beyaz gömlek suya girip çıkmış olmanın etkisiyle artık beyaz değildi. Oldum olası renkleri tam olarak ifade edemezdi. “Islanmış beyaz”, dedi kendi kendisine ve doğruca banyoya gitti.

Sıcak suyun altında öylece durdu. Yağmurun sarıp sarmalayarak getirdiği serinliği bu kez yapay yağmurların getirdiği sıcaklıkla yok ediyordu. Yorucu bir gün geçirmişti, yıllardır birbirini takip eden tüm günlerinin oldukça sıradan geçtiğinin farkındaydı.  Her gün aynı yorgunlukları taşıyarak eve gelmek, tuhaftı. Yeni yorgunluklar edinmeye de hiç niyeti yoktu, bu da tuhaftı.

Banyodan çıktı, doğruca yatak odasına geçti. Gardıroptan kendisine mavi bir kot pantolon ve üzerine siyah bir kazak geçirdi. Siyah, en sevdiği renkti. Siyahı neden sevdiğini sorsanız, size söyleyecek çok fazla gerekçesi de yoktu. Sadece seviyordu ve bu onun her konuda en sevdiği gerçek dışı açıklamaydı. “Sadece Seviyorum.”