Kıdemli Köle


[ KIDEMLİ KÖLE ]*

Sahibinin gözüne girmek için her gün, bir önceki günden çok çalışıyordu. Sahibi de onun bu çalışkanlığını takdir ediyor ve köleler içerisindeki konumunu yükseltiyordu. Sahibi onu azat etmek istediğinde karşı çıktı. "Bir köle olarak," diyordu, "özgürlükten çok uzağım."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü290

Şizofren Pasta


[ ŞİZOFREN PASTA ]*

-Bak, kaç kişi doğum günümü kutlamış Selim, senden hiç hayır yok. 
-O hesabı ben açtım, doğum tarihini de ben uydurdum.
-Olsun, doktorlara hesabı gösterip ben hasta değilim diyorsun ama. 
-Ben hasta değilim, tıbbın şu andaki imkanları bunu anlamaya yetmiyor sadece.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü479

Hep İyilerle Karşılaşmak İçin


[ HEP İYİLERLE KARŞILAŞMAK İÇİN ]*

Hayırlı bir evlat olarak annesini sık sık ziyaret ediyor. Hayır duasını alıyordu. Annesi, Allah seni iyilerle karşılaştırsın, diye dua ediyordu. Oğlu da hep iyilerle karşılaşıyordu çünkü şehrin en azılı suç örgütlerinden birinin lideri ve katıksız bir kötüydü.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü291

Kuşlar İşini Biliyor


[ KUŞLAR İŞİNİ BİLİYOR ]*

Dedemin bizim için ayırdığı ağaçtaki tüm kirazlar kuşlar tarafından talan edilmişti. Diğer ağaçlar öylece duruyordu. Dedem, "Hiç ilaç vurmamıştım, kuşlar da biliyor neyi yiyeceğini." dedi. Ağaçta kalan kirazları topladık ama yiyemedik çünkü hepsi kurtlanmıştı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü292

Bu Bir Soygundur


[ BU BİR SOYGUNDUR ]*

Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Yağmurdan kaçmak için bir bankaya sığındım. Güvenlik görevlisi gözlerini benden ayırmıyordu. Ayağa kalkıp, "Bu bir soygundur," diye bağırdım. Görevlinin eli ayağı dolaştı. "Bu şartlarda kredi çekemem." deyip dışarı çıktım.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü293

Kaçırdığın Bir Şey Yok


[ KAÇIRDIĞIN BİR ŞEY YOK ]*

Uzun bir aradan sonra arkadaşlarla bir araya gelmiştik. Samimi ve güzel bir sohbet vardı. Bir süre sonra Osman da geldi. "Kemal söyledi burada olduğunuzu, umarım bir şey kaçırmadım." dedi tepemize dikilip. "Yok," dedim, "keyfimiz dışında kaçırdığın bir şey yok."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü294

Simeranya Günlükleri



#SevgiliGünlük,
telefonu açtım, alo kemal sen misin, diye sordu. Hayır, dedim, ben selim. sesin ne kadar da kemal'e benziyor, dedi. kusura bakma numaran silinmiş, dedi. biraz muhabbet ettik, kapattık. abim kapıdan, kemal hadi maça gidiyoruz, diye seslendi. hazırdım. çıktık.


#SevgiliGünlük,
sabah kahvaltıya eve gittim, ben de bir evde yaşıyorum ama ev, anne ve babanın olduğu yerdir. babam bahçedeki çatalavratlarla mücadele kapsamında ilaçlama yapmış. annem niyetliymiş, babamla karşılıklı kahvaltı yaptık. günümüzü de gördük dedi babam. gülmedik.


#SevgiliGünlük,
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. yağmurdan kaçmak için bir bankaya sığındım. güvenlik görevlisi gözlerini benden ayırmıyordu. ayağa kalkıp, bu bir soygundur, diye bağırdım. görevlinin eli ayağı dolaştı. bu şartlarda kredi çekemem, deyip dışarı çıktım.


#SevgiliGünlük,
Seminer için okula gittiğimde okul yerinde yoktu. #Oryantiring denen bir şeyi öğrenmemiz için okulu saklamışlar. Elimize harita ve pusula verip işaretli yerlerdeki ipuçlarını toplayarak okulu bulmamızı istediler. Bulan konum atsın, deyip eve geldim. Hâlâ ses yok!


#SevgiliGünlük,
İçim boşaldı sanki. Kafamın içindeki uğultular kesildi. Hepsi son akşam yemeklerini yemiş gibi hücrelerine çekildiler. En azından biri çıkar ortalığı velveleye verirdi. Hayır olsun.


#SevgiliGünlük,
Geçen hafta, biliyorsun, pencerelere sineklik siparişi verdim. Kaliteli maliteli derken, iki üç sinek için bayağı masrafa girdik. Dikkat ettim de o günden beri eve sinek girmiyor. Bir komploya mı kurban gittik bilemiyorum.


#SevgiliGünlük,
Bugün bir bisikletim oldu. Çocukluk hayalim gerçekleşti. Bunun nasıl tarifsiz bir duygu olduğunu bilemezsin. Tarif etsem şimdi, bilirsin belki ama o zamanda cümlenin bir kıymeti kalmaz.


#SevgiliGünlük,
Sokağa çıkmaktan çekinir oldum. Her köşe başında bir siyasi duruyor. Seçimler yakın, malum. Köşe kapmaca oynuyoruz. Onların yalanlarından kendi köşeme çekilerek kurtulmaya çalışıyorum. Geçen gün birine, bu kadar yorulmayın, dedim, kura çekin aranızda olsun bitsin.


#SevgiliGünlük,
Mikro öyküleri koyduğum yeri bir türlü bulamıyorum. Kafamın içi çok karışık, birinin gelip burayı derleyip toparlaması gerekiyor. Yoksa içimden çıkmıyor hiçbir öykü!


#SevgiliGünlük,
Sabah güç bela uyandım. Gözlerim kan çanağına dönmüş. Batman omzuma oturmuş pipetle gözümden kan içiyor. Bir kulağımdan girip diğer kulaktaki çıkışı bulamayan sözlerin uğultusu kafamın içerisini korkunç bir yer haline getirmiş durumda.


#SevgiliGünlük,
Bu mesajı yeni bilgisayarımdan yazıyorum. Eskisi de hemen yanımda, ona o kadar alışmışım ki bunun her şeyi bir tuhaf sanki. Mesela o kadar net ki tüm kusurları gösteriyor, bu çok rahatsız edici. Bundan gayri herkes FHD olsun, yoksa piksel piksel soğuyup gideceğim.

Bataklık


[ BATAKLIK ]*

Kafamın içinde zihnim dediğim yerde koca bir bataklık var. Onu kurutmak için çabalıyorum yıllardır. Ben çabaladıkça o daha da canavarlaşıyor. Okuduklarım, izlediklerim, yaşadıklarım, her şey ama her şey bir süre yüzeyde kalıp sonra dibe çekiliyor. Bataklık büyüyor.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü295

Deri


[ DERİ ]*

İngiltere'de özel bir sahaftayız. El yazması bir koleksiyonu inceliyoruz. "Tanrı" adlı bir kitap dikkatimizi çekiyor. "Bu kitabı özel kılan ne?" diye soruyoruz. "Cildi," diyor sahaf "Cildi, Hallacı Mansur'un derisinden yapılmıştır."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü296

Kuru Bir Ekmek Parçası


[ KURU BİR EKMEK PARÇASI ]*

"Açım," dedi oskarlık bir performansla. "Açım, bir ekmek parası." Ses tonu nasıl da etkileyici, işini biliyor, ama yemem ben. Nasıl bu oyunu bozacağımı biliyorum, "Açsan," dedim, "Seni şu lokantaya götürüp karnını doyurayım." Şaşırdı. "Olur," dedi, "kuru bir ekmek parçası bile olur."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü282

Sandık


[ SANDIK ]*

Marangozhanenin kapısında şehrin tanınmış zenginlerinden biri belirdiğinde Halil Usta, bitirdiği bir masanın çekmecelerini takmakla meşguldü. Adam ustaya selam verip, özel bir sandık yaptırmak istediğini söyledi. “Nasıl bir sandık istiyorsunuz?” diye sordu Halil Usta. Adam, “Sahip olduğum her şeyi içerisine alacak bir sandık olmalı,” dedi. Uzunca bir süre sandığın ayrıntıları üzerinde konuştular. İki gün sonra teslimat için anlaştılar. Adam gittikten sonra Halil Usta, adamın istediği sandığı yapmaya başladı. Kalfaları ise ustanın neden bu kadar neşeli olduğuna bir anlam veremiyorlardı. Adam anlaştıkları gün geldi. Halil Usta, yaptığı sandığı adama gösterdi. Adam şaşkın, bir ustaya bir sandığa bakıyordu. Bir şey boğazını sıkıyormuş gibi hırıltılı bir sesle, “Ama bu bir tabut!” diyebildi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü297

Görünmez Adamlar


GÖRÜNMEZ ADAMLAR

Yavuz iyice hırçınlaşmış. Çevresindeki kimseyle anlaşamaz hâle gelmişti. Yaşanan sorunlar nedeniyle okul idaresi, durmadan ailesini okula çağırıyordu. Aile çaresiz, okul idaresi bezmiş durumdaydı. Benim de zamanında uyumsuz biri olduğumu bilen rehber öğretmen çareyi Yavuz’u benim başıma sarmakta bulmuş ve kendim gibi yola getirmemi ima etmişti. Yavuz’la ilk görüşmemiz sıkıntılı olsa da birbirimizi anlıyorduk. Daha sonra sıklıkla görüşmeye başladık. Yavuz, çevresiyle çok daha az sorun yaşamaya başladı. Rehber öğretmen geçen salı günü beni yanına çağırıp, bunu nasıl başardığımı sordu. Bu, Yavuz ile benim aramdaki bir sır, dedim ve masadaki şekerlerden bir avuç cebime atıp odadan çıktım. Yavuz yola falan gelmemişti, ona sadece görünmez olmanın yolunu göstermiştim. Büyülü cümlemiz, “İnsanların fikrine katılırsan seni rahat bırakırlar ve görünmez olursun.” idi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü

Kaçış


[ KAÇIŞ ]*

Herkes bir şekilde gidiyor, dedi pencerenin önünde, “Ama bu gidiş değil, basbayağı kaçış.” Sonra bana döndü. “Herkesin kendine itiraf ettiği ya da içinde muhafaza ettiği bir kaçış şekli var, değil mi?" diye sordu. Cevap vermedim. Geçip karşımdaki koltuğa oturdu. Bir şey söylemem için bekliyordu ama ben, elimdeki kitaba döndüm. Bu da benim kaçış şeklimdi işte hayattan.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü299

Benim Olduğum Yer


[ BENİM OLDUĞUM YER ]*

-Hayatın anlamını arıyor musun?
-Aramıyorum, bulabileceğimi düşünmüyorum. Ya sen?
-Ben hep anlamın peşindeyim.
-Bari bir şeyler bulabildin mi?
-Şimdilik arayış içerisindeyim, bir şey bulamadım.
-Anladım, yani benim olduğum yerdesin.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü300

Tarafsız Bölge


[ TARAFSIZ BÖLGE ]*

-Sizi tarafsız bölgeye alalım.
-Nerede?
-Şu tarafta, buyurun.
-Teşekkür ederim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü301

Karakter Alımı


[ KARAKTER ALIMI ]*

Özel Dedektif Aziz İz'in Aksaray'daki bürosuna vardığımızda akşam olmak üzereydi. Aziz Bey, bizi hoş bir şekilde karşıladı. Kendisine yazarımızın polisiye öykülerinde yer almak isteyip istemeyeceğini sorduk. Olumlu cevabı aldıktan sonra seri katille buluşmaya gittik.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü302

Umut Taciri


[ UMUT TACİRİ ]*

Polis baskınında yasa dışı umut ticareti yapan bir şahıs yakalandı. Sorgusunda suçlamaları reddeden şahıs, "Ben bu işin ticaretini yapmıyorum, sadece elimdeki umudu ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorum," dediği belirtildi. Şahsın evinde yapılan aramada umuda rastlanmadı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü303

Öykücükler


[ ÖYKÜCÜKLER ]*

"Sonuç," dedi adam, "sebebi nasıl tanımladığımızla doğrudan alakalıdır."


"İnsanlar, değişimin iyi olduğunu söylerler," dedi hancı. "ama ne kadar acı verici olduğunundan söz etmezler."


"Yolculuğunu tamamlamak istiyorsan," dedi hancı, yolcuya. "Yolu değil, yolun sonunu düşünmelisin."


"Para el değiştirebilir," dedi kumarbaz, "ama masanın dışına hiç çıkmaz."


"Sen istiyorsun diye bir şey düzelmez," dedi kadın, adama. "Kırıkları bir araya getirip birleşmesini beklemek çaba ister."


"Hiçbir gürültü iyi bir fikri susturamaz," dedi adam kendisinden emin bir şekilde. "Ama duyulmasını engeller." dedi diğeri şüpheyle.


"Yaptıklarının sorumluluğunu alan kimse," dedi cellat, "karanlıklarda saklanmak zorunda kalmaz."


"İçimdeki boşluğu," dedi adam, "acıyla da olsa doldurmak istiyorum."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü886

En Son Akla Gelen


[ EN SON AKLA GELEN ]*

Ben hep en son akla gelenim. Mars ekibine son gün dahil edildim. Kendimi bu yüzden seviyorum, sanırım. Mekiğe ilk ben bindim ama. Mars'a ilk adımı ben attım. Mars'ta hayat var mı? sorusunu bir Marslıya ilk ben sordum. Mekik döndüğünde Mars'ta unutulan da yine bendim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü304

Gerginlik


[ GERGİNLİK ]*

"Oruç tutarken çok gergin oluyorum, şöyle okkalı bir küfür edip rahatlayamıyorum." diyor. "Sen normalde de küfür etmezsin ki!" diyorum. Gülüyor.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü305

Anlatmanın Dayanılmaz Hafifliği


[ ANLATMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ ]*

Yanımdaki durmadan konuşuyordu. Kendinden bahsediyordu. Kendisiyle alakalı her şeyden söz ediyordu. Dayanamadım. "İnsan," dedim "niye anlatır ki kendini tanımadığı birine?" Donakaldı. Gözlerinin içindeki ışık soldu. Pencereye döndü. Solo bir horlama tutturdu inceden.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü306

Görünmeyen


[ GÖRÜNMEYEN ]*

"Yüzünü gören cennetlik," dedi Ali, "öldün de haberimiz mi yok!" "Görüyor musun beni," dedim şaşkın. "Kör değilim ya görüyorum," dedi Ali. Görünür hale gelmiştim yine. Büyü etkisini kaybetmişti. Eve dönüp yenilemeliyim, kalabalığın içinde görünmeden yaşama büyüsünü.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü307

Kasaphane


[ KASAPHANE ]*

Misafirleriyle emniyetin önünden geçiyordu. "Burada çok kan aktı," diye anlatmaya başladı. "Akardan gelen kanlı sularla bizim evin harcını karardık." diye devam etti. "İhtilalde mi," diye sordu biri. "Yok," dedi "Burası kasaphaneydi, emniyet binasını sonra yaptılar."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü308

Erkekseniz, susun!


[ ERKEKSENİZ SUSUN ]*

Öğretmen sınıftaki gürültüyü kesmek için masaya eliyle vurduktan sonra, "Kızlar, lütfen sessiz olun!" dedi. Ön sıradaki kız öğrenci, "Öğretmenim, sadece kızlar konuşmuyor ki!" diye karşı çıktı. Öğretmen derin bir nefes alıp erkekleri de uyardı: "Erkekseniz, susun!"

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü309

Poker Surat


[ POKER SURAT ]*

Poker surat, diyorduk iş yerinde ona. Hiçbir duygu onun yüzünde kendine yer bulamıyordu. Bir gün, "Keşke senin gibi olabilseydim." dedim. "Ben olsaydın," dedi "bunu kesinlikle istemezdin. Yıllarca duygularımı nedensiz saklamaya çalıştım, şimdi istesem de bulamıyorum."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü310

Yazdıkları Yeterli


[ YAZDIKLARI YETERLİ ]*

"Düşünsene," dedi "Dostoyevski'nin evdeyiz. O, oturmuş masasına çalışıyor, biz de onu izliyoruz. Harika olurdu değil mi?" Düşündüm. "Benim için hiçbir anlam ifade etmiyor." dedim. Şaşırdı. "Yazdıkları yeterli," dedim "bir yazardan fazlasını istemem."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü311

Kim Kime Yabancı


[ KİM KİME YABANCI ]*

Şehrin ortasında durup, "Sen kendini tanıyorsun," dedi şehre. "Ben de kendimi tanıyorum. O zaman kim kime yabancı?" İnsan, akıl vermek için koştuğunda yanına gördü ki onda herkesten fazlası var. Sadece ufak bir yükleme hatası olmuş. Aklı, kalbine yüklenmişti.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü312

Sızlanıyorsak Mağlubiyetten


[ SIZLANIYORSAK MAĞLUBİYETTEN ]*

"Bütün mağluplar gibi sızlanmayı seviyoruz," dedi ve elindeki çatalı domatese batırdıktan sonra ağzına götürdü. "Abi, herkes sızlanıyor ama," dedi yarım ekmekle tavanın dibini sıyıran Tevfik. "Haklısın," dedi, "hepimizi mağlup ettiler ama bu onları galip yapmadı."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü313