Adlandırılmayan


ADLANDIRILMAYAN

Babasının istediği su terazisini getirmek için evden çıkarken, kâğıttan uçağını katlayıp kanatlarından iç cebine koydu. 
İkindi güneşine doğru yürüdü. 
Gözleri kısıldı. 
Alnı kırıştı. 
Öğretmeni çıktı kahveden. 
Boynunda kravatı, sınıfa girdiğinde asardı askıya.
Dışarıda çıkarmazdı boynundan.
Selim, izbarço bağı yapılmış halat, derdi öğretmenin kravatı için. 
İzbarço nedir, Selim de bilmiyordu, ben de.
Söylemesi hoşuna gidiyordu. 
Selim’le Tutunamayanlar’ı okuyorduk. 
Biz de adlandırılmayan kitabı yazalım, diyordu Selim.
Selim tuhaf biriydi.
Her gün saçma bir fikirle gelirdi. 
Benden başka onu kimse görmezdi.


[ izzet koçak ]

@bekleyisler'e

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder