Ne Yalan Söyleyim


[ NE YALAN SÖYLEYİM ]*

"Ne Yalan Söyleyim" adlı bir şirket kurduk. Amacımız insanların duymak istedikleri yalanları, uygun ortamı oluşturup söylemekti. Bir süre sonra işlerde patlama yaşamaya başladık. İşimizi o kadar ciddiye almıştık ki söylediğimiz artık yalan değildi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü344

Zayıflar ve Güçlüler


[ ZAYIFLAR VE GÜÇLÜLÜR ]*

Zayıftık ama sayıca çoktuk. Güçlü olanları bu sayede mağlup ettik. Sonra içimizden bir grup güçlü hale geldi. Zayıfların ne yapabileceğini bilen bu grup bize zulmetmeye başladı. Birlik olduk ve güçlülerle mücadeleye giriştik. Zayıftık ama sayıca çoktuk. Güçlü olan...

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü345

Hakiki Ben ve İzler


[ HAKİKİ BEN VE İZLER ]*

Bedenimin içinde bir yerlerde bir karakter olarak duyuruyorum: ben. Ancak birçok gölge de zaman içerisinde ben'in iz'inde varlık göstermeye başladı. Bir iz'den birçok iz doğdu: Biz. Şimdi hangisi ben hangisi iz, bilemiyorum, dedi sahte kimliklerle yakalanan şahıs.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü346

Münazara


[ MÜNAZARA ]*

Münazaraya iki grup katılmıştı. Münazara "Konuşmak mı, yoksa susmak mı?" konusundaydı. İlk grup yirmi dakika boyunca görüşlerini nefes almadan anlattı. Tüm salon onları ayakta alkışladı. Diğer grup yirmi dakika boyunca tek kelime etmedi. Salondakiler onları da ayakta alkışladı ve yarışma beraberlikle sonuçlandı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü347

Bakış Açısı


[ BAKIŞ AÇISI ]*

Hancı, kapıdan girdiğinde tanıdı bu yolcuyu. Birkaç yıl önce uğramıştı hana. Değişmişti ama, özellikle de bakışları. Yanına varıp gerçeği bulup bulamadığını sordu hancı. Gerçek diye bir şey yok, dedi yolcu, sadece bakışlarımız var, her şeyi kendine has şekillendiren.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü348

Muhtemelen Şehit


[ MUHTEMELEN ŞEHİT ]*

Saldırı emri verilmemişti. Ordu beklemeye devam ediyordu. Durmadan ot içen bir asker vardı. Kafayı iyice bulmuşa benziyordu. Birazdan savaşa girecektik ve muhtemelen ilk o ölecekti. Elindeki ottan alıp çekmeye başladım. Büyük ihtimal ben de bir süre sonra ölecektim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü349

Tören


[ TÖREN ]*

Tören için annesiyle getirilmişti. Duvardaki fotoğrafları gösteriyor. Onlar kahramanlarımız diyorlar, haklarında övgü dolu sözler söylüyorlardı. Babasının fotoğrafı da duvardaydı. Anne, oğlunun gözündeki ışıltıyı görünce irkildi. O duvardan uzak duracaksın, dedi kederle.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü350

Beklemeyi Seviyorum


[ BEKLEMEYİ SEVİYORUM ]*

Evden çıkıp iki sokak aşağıdaki durağa gittim. Beklemeye başladım. İki belediye otobüsü, birkaç dolmuş geçti. Hepsi de beni almak için durdu ama ben, bu durakta beklemeyi sevdiğimi onlara anlatmakla uğraşamayacağım için binmeyeceğimi işaret etmekle yetindim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü351

Olduğum Kişi


[ OLDUĞUM KİŞİ ]*

Ben iyi bir insan olabilmek için onca çaba harcıyorum, o da karşıma geçmiş bık bık, olduğum gibi görünmem gerektiğinden söz ediyor. Böyle lafları söylüyor olmak için söylememek gerekir. O da, ne yazık ki, anladı olduğum kişiyi, kül tablasını kafasına yiyince.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü352

Hancının Bildiği Sır


[ HANCININ BİLDİĞİ SIR ]*

"Yolun nereye?" diye sordu hancı. Yolcu sıcak çorbasından bir kaşık alıp, "Aynayı ayna kılan sır; sır kalkınca ayna, ayna olmaktan çıkıyor. İnsanı insan yapan da onu insanlıktan çıkaran da bir sır, o sırrı aramaya çıktım." dedi. Hancı yolcunun kulağına eğilip, "Bu da bir sır!" dedi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü353

Zaman Cinayetleri


[ ZAMAN CİNAYETLERİ ]*

Polise yakalanmasaydım öldürmeye devam edecektim. Ama polis, nasıl olduysa, izimi bulup beni yakaladı. Suçumu itiraf etmek zorunda kaldım, zira tüm deliller aleyhimeydi. Klavyede parmak izlerimi bulmuştu polisler. Taammüden öldürmüştüm zamanı burada. Pişman değilim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü354

Dursun Zaman


[ DURSUN ZAMAN ]*

Zaman yolculuğuna çıkmıştım. Aracım arıza yapınca otostop çekmek zorunda kaldım. Kimse beni yanına almadı. Ben de makineyi tamir edene kadar saatimin pilini çıkartıp zamanı durdurdum. Herkes yedi yıl aynı anı tekrar edip durdu ama hiç kimse bir şey anlamadı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü355

Hatırlanamayan Hatıralar


[ HATIRLANAMAYAN HATIRALAR ]*

Öğretmen kompozisyon sınavında öğrencilerden bir hatıralarını yazmalarını ister. Öğrenci, "Dün bahçede oynarken üst katlardan birinden başıma bir saksı düştü. Bayılmışım. Kendime geldiğimden beri hiçbir şey hatırlamıyorum." diye yazar.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü356

Anlamsız Bir Öfke


[ ANLAMSIZ BİR ÖFKE ]*

Anlamsız bir öfkesi vardı. Bu da kimsede huzur bırakmıyordu. Karşıma alıp konuşmaya karar verdim. Öfkesini benimle paylaştı. Anlamsız bir şekilde ben de öfkelenmiştim. Gidip öfkemi diğer çocuklarla paylaştım. Onlar da öfkelendiler. Artık huzurluyduk ortak öfkemizle.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü357

Emanet Yüz


[ EMANET YÜZ ]*

Aynaya baktığımda yüzümün artık yerinde olmadığın fark ettim. Bir yüzüm yoktu ama işe gitmek zorundaydım. İş yerine varınca hemen müdür yardımcısı Bülent'i buldum. İşimiz düşmüştü ite. Bu ne yüzsüzlük lan, diye çıkıştı. Yalvar yakar iki yüzünden birini alabildim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü358

Zafer


[ ZAFER ]*

İşe koyuldu. Kazmaya başladı. Kazarken bundan önceki zaferlerini düşünerek çabalıyor ama içinde büyüyen rehaveti de fark edemiyordu. Yeterince derinliğe ulaşıp başını kaldırdığında düşmanını kuyunun başında gördü. O ana kadar kendi kuyusunu kazdığını hiç düşünmemişti.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü359

Max Brod


[ MAX BROD ]*

Dört roman yazdım, yazdıklarımı arkadaşıma yakması için verdim. O da gidip yaktı. Yakıp geldikten sonra, Hiçbir zaman Max Brod olmayı düşünmedim, dedi. Güldüm. Ben de Kafka olmayı, dedim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü360

Kuram


[ KURAM ]*

Onu elinde sazıyla görünce çok şaşırdım. Hayırdır, Sabri Hocam bu saz nedir? diye sordum. Çocuklara dersi saz çalarak anlatacağım, dedi. Ne alaka hocam, dedim. Geçen gün çoklu zeka seminerine gittik ya o bakımdan, dedi. Hocam ama senin çocukların hepsi işitme engelli.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü361

Rüya Anlatıcısı


[ RÜYA ANLATICISI ]*

Rüya göremiyordu. Yanındakilere rüya göremediğini söylemek yerine kurmaca rüyalar anlatmaya başladı. Bunda o kadar iyiydi ki artık onun rüyalarını dinlemek için şehrin öteki ucundan da insanlar geliyordu. Bu rüya anlatıcılığı derin uykusundan uyanana kadar devam etti.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü362

Vakitsiz


[ VAKİTSİZ ]*

Hikaye hakkında kesin kararını verdi. Bugüne kadar yazdığı en güzel hikayeydi bu. Hikayenin yazıcıdan çıktısını aldı. Bilgisayardaki taslağı sildi. Çakmağıyla sigarasını yaktı. Hikayeyi son bir kez daha okuyup çıktıyı yaktı. Zamanı gelmemiş iyi bir hikayeydi hepsi bu.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü364

Kara Deliğin Keşfi


[ KARA DELİĞİN KEŞFİ ]*

Bu yeni kara delikleri keşfettiğimizde birbirimizi tebrik edemedik. Zira bunlardan birçoğumuzda vardı. Korkmuştuk. Nasıl açıklayacağımızı bilemiyorduk. Açıklamaya çalışırken onlara yaklaşıp içine düşmekten ve yok olmaktan çekiniyorduk. Bu kara delikler, geçmişimizdi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü365

Mesafeyi Koru


[ MESAFEYİ KORU ]*

Sorunlarımla yüzleşmem gerektiğini söyleyen uzmana bunun bir faydası olmayacağını göstermem gerekiyordu. Bir ayna alıp sorunlarımla bir araya geldim. Uzman sorunlarımla yüz göz olmuş halimi görünce çok şaşırdı. Özür diledi. Ben de kendimle arama yeniden mesafe koydum.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü366

Pencere


[ PENCERE ]*

Hanıma, "Artık bu pencereden dışarı bakamıyorum," dedim. "Ne zaman baksam bir adam geliyor. Tuhaf şeyler yapıyor. Deli midir nedir?" Hanıma döndüğümde bana şaşkın şaşkın bakıyordu. "Orası pencere değil ki," dedi, "babamın ev hediyesi olarak aldığı kalın çerçeveli ayna."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü367

Çünkü Trajedi


[ ÇÜNKÜ TRAJEDİ ]*

Onu astıktan sonra ibreti alem için üç gün şehir meydanındaki dar ağacında asılı bıraktılar. Onu indirmek için üçüncü günün sonunda meydana geldiklerinde cesedin boynundaki yaftanın garip bir şekilde parçalara ayrıldığını gördüler. Parçaların üzerinde "bu-bir-masal-değil" kelimelerini okudu cellat.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü368

Hayal Ettiğim Kişi


[ HAYAL ETTİĞİM KİŞİ ]*

Yazdıklarının altında müstear bir isim kullanıyordu. Beğeniler artınca o isme müstakil bir hesap açtı. Üç yıl orada aforizmalar kaleme aldı. Yüz binlerce takipçisi oldu. Bir akşam televizyonu açtığında müstear ismine sahip kişiyi ekranda gördü. Oydu, evet, sadece bir isim değildi artık. Onu düşleriyle hayat vermişti.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü369

Düşünmeye Çalışıyorum


[ DÜŞÜNMEYE ÇALIŞIYORUM ]*

Başını elleri arasına almış öylece masada oturuyordu. Ne düşünüyorsun diye sordum. Hiçbir şey düşünmüyorum, dedi. Duruşun hiç öyle göstermiyor, dedim. Görünüşe aldanma, dedi, sadece düşünmeye çalışıyorum, insan düşünmeye çalışırken nasıl düşünebilir ki, diye ekledi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü370

Yaşlanan Dövme


[ YAŞLANAN DÖVME ]*

Göğsünü açıp ona dövmeyi gösterdi. Yaşlanıyor, dedi. Dövmeci yıllar önce yaptığı bu dövmeyi çok iyi hatırlıyordu. Genç ve güzel bir kadının yüzüydü. Adamın ona bakmaktan yıllardır kendi yüzüne hiç bakmadığını anladı dövmeci. Bir ayna getirip adama yüzünü gösterdi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü371

Hello Brother


[ HELLO BROTHER ]*

Haberleri izledi. Üzüldü. Kendi çaresizliğini hissetti. Sosyal medyadan mesaj yayımladı. Beğenilerle biraz rahatladı. Alışverişe gitti. Akşam yemeğini yedi. Yemekten sonra görüntüleri tekrar izledi. Counter strike oynadı. Normallaşti her şey anormal bir şekilde.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü372

Kırkayak


[ KIRKAYAK ]*

Okuldan geldiğinde çökmüş vaziyetteydi. Annesi ne olduğunu sordu. Saymayı öğrendim anne, dedi kırkayak. Bunda üzülecek ne var yavrum, diye sorunca annesi. Kırkayağın gözleri doldu. Tabi sen saymayı bilmiyorsun anne, dedi, ama hiçbirimizin kırk tane ayağı yok!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü373

Ölümüne Seviyorum


[ ÖLÜMÜNE SEVİYORUM ]*

Doktor, hastayı yormayalım diye bizden dışarı çıkmamızı istedi. Odadan çıkmaya hazırlanırken hasta bir şey söylemek ister gibi yatağında inledi. Yanına yaklaştım, yüzünde müstehzi bir gülüş vardı. "Hayatı onun için ölecek kadar çok seviyorum!" dedi güçlükle kulağıma.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü374