Nöbetçi Öğretmen


[ NÖBETÇİ ÖĞRETMEN ]*

Dedemle havadan sudan konuşuyorduk. Okulda en çok kimi seviyorsun, dedi dedem. Nöbetçi öğretmenleri, dedim. Dedem tuhaf bir şekilde baktı bana. Nöbetçi öğretmenleri neden seviyorsun ki, dedi. Onlarla hep teneffüslerde karşılaşıyoruz da ondan, dedim.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü697

Salgın


[ SALGIN ]*

Yönetmen, ne çekeceğiz, diye sordu. Yapımcı, bir gezegende yaşanan virüs salgınını, dedi. Böyle çok film var ama, dedi yönetmen. Bu kez, dedi yapımcı, tüm gezegeni plato olarak kullanabileceksin. Aklında bir yer var mı, diye sordu yönetmen. Evet, dedi yapımcı, Dünya!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü696

Naçar


[ NAÇAR ]*

Elimizden yapacak bir şey gelmiyordu. Çalmadığımız kapı, gitmediğimiz yer kalmamıştı. Çare bulamıyorduk. Biz çare aradıkça o daha da endişeleniyordu sanki, ilk günlerdeki gibi değildi. Bir akşamüzeri karşımıza geçip, "Tek endişem," dedi, "derdime bir derman bulmanız!"

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü695

Sınırlar

 

[ SINIRLAR ]*

Sanki beni kırpıp kırpıp belli bir çerçeve içerisine sığdırmaya çalışıyorsun, dedi masadan kalkıp kendisini koltuğa bırakırken. Masadaki adam memnun gülümsedi. Sınırları olmayan bir insanın fark edilmesi, haritada yer almayan ıssız bir adanın bulunması gibidir, dedi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü694

İhtimal


[ İHTİMAL ]*

Bavulu toplarken zaman kazanmaya çalışıyordum. Bu tartışmadan sonra burada kalmam pek mümkün gözükmüyordu ama yine de ağırdan almalıydım. Sakinleşip, birazdan kapıyı çalması ve bir yer bulana kadar evinde kalmaya devam etmemi söylemesi ihtimal dâhilindeydi çünkü!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü693

Muska


[ MUSKA ]*

Dedemin bana yazdığı muskayı bulmuş annem sandıkta. Rahat uyuman için yastığının altına koyardık bunu, dedi. Ne yazdığını merak ettiğimden muskayı alıp bir arkadaşa okuttum. Arkadaşım çok güldü tabii ben de. Rahat uyumam için dedem ninni yazmış muskanın içerisine!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü692

Yılan Balıkları


[ YILAN BALIKLARI ]*

Yağmur yağıyordu. Yüzük parmağımda bir yüzükten geriye kalmış bir iz duruyordu. Telefonuma ardı ardına tebrik mesajları yağıyordu. Adımlarım su birikintilerine takılıyordu. Mağaza vitrinlerinde sergileniyordu kalbim. Göğsümde kalan boşlukta yüzüyordu yılan balıkları!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü691

İnanç


[ İNANÇ ]*

Yine rahat yatırmadılar. Kalktım, kahveye gittim. Bir çay istedim. Benden bahsediyor kahvedekiler. Hakkımda akla hayale gelmeyecek hikayeler anlatıyorlar birbirlerine. Anlatmaları neyse de beni mezarımdan kaldırıp yanlarına getirecek kadar inanıyorlar anlattıklarına!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü690

Kukla


[ KUKLA ]*

Bir ziyaretten dönüyordum. Karşımdan iki kişi geliyordu. Yanlarından geçerken sanki içimde bir düğmeye basılmış gibi üzerlerine atıldım. İkisi de kanlar içinde yere yıkıldı. Kontrolü kaybetmiştim. Başımı kaldırdığımda bir el gördüm, bedenimdeki ipleri çekiştiren.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü689

Konuşacak Bir Şey


[ KONUŞACAK BİR ŞEY ]*

Sağır kemancı sıcak bir yaz günü dilsiz dondurmacının yanına durmuştu. Kemanından hoş nağmeler yükseliyordu. Birbirlerini uzun zamandır tanıyorlardı ama hiç konuşmuşlukları yoktu. Konuşacak bir şeyleri olup olmadığını da bilmiyorlardı. Böyle iyiydi. Bunu biliyorlardı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü688

Kör Berber


[ KÖR BERBER ]*

Kör berberin yüzünü sabunladığı müşterinin içerisine bir tedirginlik düştü. Hep çolak berbere tıraş olurdu. Üç kuruş zam yaptı diye bırakıp rakip berbere tıraş olmaya gelmesi ayıp olmuştu. Kalkmayı düşünürken, usturayı boğazına dayadı kör berber! Müşteri yutkundu!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü687

Şehir Efsanesi


[ ŞEHİR EFSANESİ ]*

Cemil ustanın mis gibi kumaş kokan dükkânından içeri girdim. Usta bir pantolonun söküğünü onarıyordu. Önlüğünün altından çıplak bacaklarını görünce güldüm. Usta yoksa, dedim. Benim pantolonum, dedi gülerek. Ulan usta, dedim, bu da mı şehir efsanesiydi!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü686

Fatura


[ FATURA ]*

Bir tıkırtı duydum sanki, dedi kadın. Adam kapıya bakmaya gitti. Dürbünden bakınca kimseyi göremedi. Kapıyı açtı. Yere bir fatura düştü. Eskiden tüten bir baca evde hayat olduğunu haber verirdi, dedi adam kadına, şimdi ise eve gelen doğal gaz faturaları galiba!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü685

Karakter


[ KARAKTER ]*

Öykü karakterimden farklı bir şey yapması istedim. Yapmayı reddetti. Aynı şeyi birkaç kez daha yapmasını istediğimde, öfkeyle bana karşı çıktı. Sen bir karaktersin, ben de bir yazarım, istediğimi yapacaksın, dedim. Sil beni, dedi, bir karakterim olmayacaksa, sil beni!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü684

Cam Kalp


[ CAM KALP ]*

Adam kadının ne söylemek istediğini anlamadı. Boşalan yemek tabağını uzattı. Kadın pilav koyup tabağı masaya bıraktı. Kalbim, dedi tekrar kadın, cam ile taş arasında gidip geliyor. Adam tuzu istedi umursamaz. Kadının gözleri doldu içinde taşıdığı her şey kırılırken!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü683

Planlı Kaçırma


[ PLANLI KAÇIRMA ]*

Ali'nin dükkânı okul kapanınca hatırlı müşterilerin çırak olsun diye bıraktığı çocuklarıyla dolmuştu. İçeride sıkıyönetim uyguluyordu Ali. Çocukların çoğunun gözü kapıdaydı. Hayırdır Ali, dedim. Abi, dedi Ali, dükkâna bir iki çocuk yeter, gerisi zaten kuru kalabalık!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü682

Rüya Tabircisi


[ RÜYA TABİRCİSİ ]*

Gördüğü son rüyadan omzundaki yağmur damlalarıyla uyandığında İbrahim, rüyalarını tabir edecek kişinin kim olduğunu artık biliyordu. Üzerini giydi. Bahçeye indi. Yağmur çiseliyordu. Doğruca üzeri kapalı olan kuyunun başına gitti. Kapağı açıp içine seslendi: Yusuf!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü681

Depar


[ DEPAR ]*

Otobüsün durağa yaklaştığını gördü. Koşarsa yetişebilirdi belki. Koşmaya başladı, iyi bir depar attı. Durağa geldiğinde otobüsün kapısı kapandı. Şoförün kendisini fark etmesini sağlayacak son nefesi yolda harcamıştı. Dur, diyemedi şoföre. Otobüs hareket etti. O kaldı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü680

Stok


[ STOK ]*

Market raflarındaki ürünler azalırken hâlâ bu kadar rahat davranmasına anlam veremiyordum. Herkesin evinde en az birkaç haftayı çıkaracak yiyecek vardır, diyordu. Bir de, diyordu gülerek, komşunun yangın merdiveninde üç çuval patatesi var!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü679

İç Güzelliği


[ İÇ GÜZELLİĞİ ]*

Evde kaldığını kabul etmişti. Akrabalar da buna ikna olduğu için evlilik bahsini açmıyorlardı. Gaflette bulunup da yanında iç güzelliğinden bahsetmeye kalkan olursa o zaman çıngar çıkıyordu işte. Gördük, diyordu öfkeyle, iç güzelliği diye gelip dışımıza bakanları!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü678

Altın Yumurta


[ ALTIN YUMURTA ]*

Kutudan beyaz bir tavuk çıktı. Arabaşı sezonu da geçtiği için evin içinde keyfince dolaşıyordu. Köşeye bir minder serdik. O günden sonra her gece altın bir yumurta yumurtlamaya başladı ama diğer altın yumurtalar nedense, hiçbir zaman, ilki kadar heyecan verici olmadı!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü675

İnsanlar Ölüyor


[ İNSANLAR ÖLÜYOR ]*

Eve giden yolu kısaltmak için mezarlıktan geçiyordum. Mezarcı yeni mezarlar kazıyordu. Çok sayıda taze mezar kazmıştı. Neden bu kadar çok mezar kazdığını sordum ona. Çünkü, dedi kayıtsız bir şekilde, insanlar ölüyor, ölenlerin de gömülmek için mezara ihtiyacı var!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü674

Meditasyon


[ MEDİTASYON ]*

"Ne yatıyorsun, kalk artık, saat kaç oldu." dedi kadın. "Yatmıyorum, dedi adam gözleri sımsıkı kapalı, meditasyon yapıyorum." Böyle meditasyon mu olur!" dedi kadın. "Neden olmasın, dedi adam, bal gibi olur, bağdaş kurup rahatlayamıyorum, ancak yatarken rahatlıyorum."

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü673

Öğretilmiş Korku


[ ÖĞRETİLMİŞ KORKU ]*

İsmail elindeki oyuncak yılanla Selim'i korkutmaya çalışıyordu. Selim oralı olmayınca, İsmail onu kucağına aldı. Yılanın korkması gereken bir canlı olduğunu tane tane anlattı. Oyuncak yılanı eline alıp Selim'e tekrar gösterdiğinde, Selim çığlık atarak odadan kaçtı!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü672

Aydınlanma Vakti


[ AYDINLATMA VAKTİ ]*

İçinizde öğretmen olan var mı, diye sordu asker. Ben varım, dedim. Karanlık hücrenin kapısını açıp kendisini takip etmemi söyledi. Büyükçe bir odaya girdiğimizde, insanları aydınlatma vaktin geldi, dedi. İçeride kömürle çalışan bir jeneratör vardı ama kömür yoktu!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü671

Robotların Ölümü

[

ROBOTLARIN ÖLÜMÜ ]*

Virüs, robotları birer ikişer devre dışı bırakıyordu. Ana bilgisayar, antivirüs programı üzerinde çalışıyor. Robotların kendilerini standby konumuna alıp beklemesini duyuruyordu. Uyarıyı dikkate almayanları, ana bilgisayar uzaktan tek tek devre dışı bırakılıyordu!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü670

Realist Öykü


[ REALİST ÖYKÜ ]*

Öykümün sonunda yazar, yazdığı öyküyü yakıyordu. Güzel bir öykü olmuştu, çok gerçekçiydi. Kendimi ödüllendirmek için mutfağa gittim. Kuzu çevirme yapamayacağım için makarna yapıp yedim. Odaya döndüğümde duman biraz dağılmıştı. Masadaki çakmağı alıp çekmeceye koydum.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü669

Arayın Temizleyelim


[ ARAYIN TEMİZLEYELİM ]*

Silahlı adamlar apartmana gelmiş, kapı zillerini tek tek çalmış, evlerindeki herkesi öldürmüştü. Saldırından kurtulan yönetici; Bende bir kart vardı, dedi polise. Üzerinde, arayın temizleyelim, yazıyordu. Ben de aradım. Tek isteğimiz apartmanı dezenfekte ettirmekti!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü668

Kolonya


[ KOLONYA ]*

Markette kalan son kolonya şişesini almak için çıkan tartışmada iki kişi birbirine girdi. Kavgaya çevredekiler de karışınca olay büyüdü. Polisin gelmesiyle öfkeli kalabalık marketten uzaklaştırıldı. Kavgaya sebep olan kolonya, polis koruması altında merkeze götürüldü.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü667

Pandemi


[ PANDEMİ ]*

Akşam anne ve babam geldi. Kapıdan girer girmez ellerini öptüm. Benimkiler boş bulunmuş olmanın şaşkınlığı içindeydi. Hanımın gözleri belermişti. Ortalıkta birkaç saniye süren ama herkese çok uzun gelen bir sessizlik oldu. Yav, dedim, ellerimi daha yeni yıkadım!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü666

Yerinde Müdahale


[ YERİNDE MÜDAHALE ]*

Mehmet'in dayak yiyeceği belli olunca kenarda bekleyen gruba harekete geçmelerini işaret ettim. Gruptakiler, ayıp ya, ne kavga ediyorsunuz, diyerek araya girdi. Güçlü kuvvetli biri Cafer'i sıkıca tutuyor, Mehmet'se ikide bir kurtulup onu bir güzel yumrukluyordu.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü665

Yazmadan Bulamazsın


[ YAZMADAN BULAMAZSIN ]*

Hazinenin burada olduğundan emin misin, dedim şüpheyle. Emin bir şekilde başını salladı. Masaya oturdum. Masada içi kalem dolu bir kalemlik vardı. Önüme bir defter koydu. Şimdi, dedi, sakince yazmaya başlıyorsun; hazine bu defterin içerisinde, yazmadan bulamazsın!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü664

Utanç Verici


[ UTANÇ VERİCİ ]*

Salon doluydu. Yanımdaki bilet parasıyla salondaki kişi sayısını çarpmakla meşguldü. Gösteri güzeldi. İzlerken büyük bir zevk almıştım, tâ ki bir oyuncunun gösteriye annesinin ölüm haberini aldıktan sonra çıktığını duyana kadar. Salondan kut-sanmış bir utançla çıktım.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü663

İkizler


[ İKİZLER ]*

İkizlerle aynı vardiyaya düşmüştüm. Onları ayırt edemiyordum ve bu çok can sıkıcıydı. Onlarla önceden çalışanlar sıkıntı çekmiyordu. Nasıl ayırt ettiklerini de açıklayamıyorlardı. Birkaç gün sonra fark ettim, aynı bedenle bedenlenmiş iki farklı ruhu vardı ikizlerin!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü662

Duvardaki Silah


[ DUVARDAKİ SİLAH ]*

Silah odanın duvarında asılı duruyordu. Oturduk. Ev sahibi bizden pek hoşlanmışa benzemiyordu. Cemal teklifimizi söyleyince ev sahibinin neşesi yerine geldi ve silahı gösterip bir kahkaha patlattı. Biz antika silahı alıp evden ayrılırken o paraları tekrar sayıyordu.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü661

Derinlik


[ DERİNLİK ]*

Eleştirilerden biri moralini çok bozmuştu. Derinlik yok ha! Bunlar kendini ne sanıyor, dedi. Bir daha eleştirileri okumayacaktı. Mutfağa gitti. Sakinleşene kadar bulaşık yıkadı. O günden sonra yazdığı öykülerde derinlik kelimesini en az bir kez kullanmaya dikkat etti.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü660

Son Ana Kadar


[ SON ANA KADAR ]*

Son ana kadar umudumu hep korumaya çalıştım. Darağacında boynumuza ip geçirildiğinde bile gelip bizi kurtaracaklarına tüm kalbimle inanıyordum. Cellat ayaklarımızın altındaki tabureleri tekmelemeye başladığında son kalan umudumla gülümsedim, beni almaya gelen meleğe!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü659

Empati Geni


[ EMPATİ GENİ ]*

Doktorum elindeki kağıdı sallayarak karşıma oturdu. Başkalarının tepkilerini kendi tepkilerinden daha anlamlı buluyor olmanın sebebini keşfettik, sende çok kuvvetli bir empati geni var, dedi. İç çektim. Umarım, bundan kurtulmam gerektiğini düşünüyorsunuz doktor bey!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü658

Hayal Kurmak


[ HAYAL KURMAK ]*

Geçen gün konuştuğumuz konuyu iyice düşündüm, bak, yapabiliriz onu, dedi Ahmet. Hangi konuyu konuştuğumuzu hatırlamıyordum bile ama ayıp olmasın diye sırıtıyordum. Bir konuda hayal kurmayı, dedim olay yerinden uzaklaşırken, onu gerçekleştirmekten anlamlı buluyorum.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü657

Dilenci


[ DİLENCİ ]*

Dilenci saatine baktı. Bu kadar çalışma yeter, dedi. Önündeki bozuklukları cebine attı. Eve gitmeden önce kiraladığı depoda üzerini değiştirdi. Hasılatı saydı, hiç fena değildi. Evinin önünde kendini yazar olarak tanıttığı hayır kurumu müdürüyle konuştu ayaküstü!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü656

Geri Dönemezsin


 [ GERİ DÖNEMEZSİN ]*

Ben durdum ama o durmadı. Nehre dalıp karşı kıyıya doğru yüzmeye başladı. Kıyıda onu azgın köpekleriyle bir grup asker bekliyordu. Tam ortada onları fark etti. Geri dönemezdi. Yüzmeyi bıraktı. Tüm mülteciler gibi kendini akıntıya bırakıp suların içinde kayboldu sonra.


*[ izzet koçak ]
#mikroöykü655

Uyku Modu


[ UYKU MODU ]*

İnsanlar ve robotlar arasındaki savaştan sağ/lam kurtulan insansı robot, bataryaları şarj eden güneş panellerini hızla toplayıp saklandıkları mağaraya geri döndü. Dolu bataryaları uykudaki altı insansı robota bağladıktan sonra kendisini de uyku moduna alıp kapattı.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü654

Eşkıya


[ EŞKIYA ]*

Dar bir geçidi kapatmıştık. Bir atlıyı kıstırdık. Güzel bir atı vardı, onunla birlikte nesi var nesi yok elinden aldık. Gideceğim yol çoktur ağalar, diye ağladı bir süre köşede. Eşkıyalığın şanındandır almak kadar vermek de. Bir eşek verdik altına, dua ederek gitti.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü653

Yüzleşme


[ YÜZLEŞME ]*

Etliekmeği yedikten sonra kâğıt bardakta bir çay aldım. Üç şeker atıp İsa'nın yanına oturdum. Dayım en büyük korkusuyla yüzleşti, artık içi rahatlamıştır, dedi İsa. Dayın kimdi senin, diye sordum. Dayımın cenazesi bu, dedi İsa. Başın sağ olsun, dedim, korkusu neydi?

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü652

Kafes


[ KAFES ]*

Kuşu kafesten çıkmaya bir türlü ikna edemiyordum. Kuş dili bilen bir arkadaştan yardım istedim. Kuşa beni göstererek, Seni gökyüzüyle buluşturmak istiyor, demiş. Kuş, burada yeterince mutsuzum zaten, demiş ve eklemiş, daha büyüğüne ihtiyacım yok!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü651

Park


[ PARK ]*

Park bekçisi selam verip, sizi her gün aynı saatler-de hep bu bankta kitap okurken görüyorum, dedi. Öyle mi, dedim şaşkınlıkla. Başını salladı. Bir yanlışınız olmasın, dedim, ben her gün farklı bir parka gidiyorum. Nasıl olur, dedi bekçi, bu şehirdeki tek park burası!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü650

Aptal


[ APTAL ]*

İnsanların gerçek yüzlerini görmek istiyorum doktor bey, dedim. Doktor gözlerimi muayene ettikten sonra, gözlerinizde bir sorun yok, dedi. Beni kardiyoloji bölümüne sevk ederken, insanın kafası çalışmıyorsa ona kalp gözü de yardımcı olmaz ama siz bir deneyin, dedi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü649

Bakla


[ BAKLA ]*

Elimdeki simidin bir parçasını önümdeki köpeğe attığım sırada karşıma çıktı. Acelesi var gibiydi. Beni hiç fark etmeden yürüyüp gitti. Ardından seslenmek istedim ama adı, adını hatırlayamıyordum. Hafızam pek çok şeyi yuttuğu için dilimin ucunda olanı çıkaramıyordum.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü648

Dünyanın Gölgesi


[ DÜNYANIN GÖLGESİ ]*

Yolumuz kendi gölgelerini koruyucu cinler olarak kabul eden insanların yaşadığı bir kente düştü. Gün boyu gölgelerinin koruması altında olduklarına inanıyorlardı. Ya, dedim gülerek, gece çökünce ne yapıyorsunuz? Dünyanın gölgesine karışmanın huzurunu yaşıyoruz, dedi.

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü647

Aramızdaki Mesafe


[ ARAMIZDAKİ MESAFE ]*

Onunla aramdaki mesafenin açılmasını istemiyordum. Durup onu beklediğim zaman, o da durup bekliyordu. Ona doğru yaklaştığımda benden uzaklaşıyordu. Bunu neden yapıyorsun, diye sordum. Ben, dedi soğuk bir sesle, aramızdaki mesafeyi korumaya çalışıyorum sadece!

*[ izzet koçak ]

#mikroöykü646