Yağmur Adam


 [ YAĞMUR ADAM ]*

Öğle arasına girmiştik.
Bu oyunu bozarsak biz bozarız, dedi sakince.
İyi de, dedim, güzel güzel oynuyoruz niye bozalım!
Bilmem, dedi, bu da sanırım bilinçaltımın bana bir oyunu.

Sonra kavanozdan bir sözcük daha çekip okudu: Eylem.
Ben de o sözcükle alakalı en alakasız cümleyi kurdum.
Oyunun kuralı buydu.

Kar yağmıyordu, kar duasına çıkmayı kimse düşünmüyordu.
Yağmur hafiften çiseleyip geçmişti.
Kardan adam yapamıyoruz, bari yağmur adam yapalım teklifim kimse tarafından ciddiye alınmadı.
Oysa ben ciddiydim.

Şirketteki döner sandalyemde dönüp duruyordum.
Cep telefonuma gelen mesaj döner sermayeden hesabıma para girişi olduğunu haber veriyordu.
Banka hesabıma girip ne kadar döndüğüme baktım. 
Hiç yeterli değildi ama yetiyordu.

Bilgisayarı açtım.
Yeni kodu yazmaya başladım. 
İnsanların hiç sevmedikleri bir şeyin, ne kadar çok karşılarına çıkarsa onu sevmeye başlayacaklarını anlamaya çalışan bir koddu.
Kod başarılı olursa artık beğenilmeyen hiçbir şey kalmayacaktı.
Yazarken başarısız olmasını istediğimi fark ettim.
Bölüm şefini gördüğüm an da olabilir bu.

Şirketten çıktığımda güneş yine batıdan batıyordu. 
Tam olarak yönü bilmiyorum.
Ama hep batıdan batıyor olması gerektiği kabulünden yola çıkmıştım.
Orası kuzey olabilir mi acaba?
Güneş kuzeyden batıyordu ama birisi çıkıp batıdan batıyor deyip tüm yönleri karıştırmış olabilir miydi?
Bunun sanırım bir önemi yok, bir yöne ihtiyacın olmadığı sürece.

Eve yürüyerek gitmeye karar verdim.
İnceden bir yağmur yağıyordu.
Soğuktu.


[ izzet koçak ]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder