Bir Deliyi Ziyaret


[ BİR DELİYİ ZİYARET ]*

Uzun süre ekonomi okudum.
Baktım, bu gidişle o benim canımı okuyacak okulu bıraktım.
Ekonomiden anlamadığımı anlatmak için ‘ayağını yorganına göre uzatmak’ adını verdiğim bir kitap yazdım.
Kitabı yayımlayacak bir yayınevi bulamadım. 
Kendim basmayı tercih ettim.
Kitap satmadı, birkaç eşe dosta imzaladım.
Geri kalanları kâğıt olarak hurdaya verdim.

Bir gün bir telefon geldi.
Açmazdım genelde rehberimde kayıtlı olmayan numaraları ama boş bulundum.
Karşımdaki ses oldukça nazik bir şekilde kendisini tanıttı.
Aramasının sebebini açıkladı.
Kitabımı okuduğunu ve fikirlerime çok değer verdiğini söyledi.
Şaşırdım.
Buluşup görüşmek istediğini söyledi.
Kendisinin çok geçerli bir mazereti olduğu için ziyaretine ben gidecektim.
İvriz Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yatan delinin tekiydi arayan.
Telefonu kapattım.

Ama ben de pek sağlıklı sayılmazdım. 
Benim için de bir değişiklik olur, dedim.
Hastaneyi aradım. 
Ziyaret saatlerini öğrendim.
Bir taksi çağırıp hastaneye gittim. 

Bekleme salonunda bekledikten sonra yanıma verilen bir hasta bakıcıyla birlikte görüşme salonuna götürüldüm.
Beni telefonla arayan hastayı gösterip hasta bakıcı ortadan kayboldu.
Toros dağlarını seyreden hasta beni görünce daldığı hayallerden çıkıp elimi sıktı.

Masanın üzerinde taşları dizilmiş bir satranç tahtası vardı.
Oynamak ister miyim, diye sordu.
Pekiyi olmasam da oynamayı kabul ettim.
Sizinle tanıştığım için çok memnun oldum, dedi.
Ben de, dedim.
Şah çekti.
Mat oldum.

Ekonomiden ve kitaptan hiç bahsetmedik.
Görüşme süresi sona ererken yine o aşırı nazik sesiyle, ya yorgan çok kısaysa ne yapmak gerekir, diye sordu.
İnsan battaniye ile de uyuyabilir, dedim.
Çok haklısınız, dedi ve güldü.
Görüşmemiz boyunca delice gelen tek şeyi bu gülüşüydü.


[ izzet koçak ]*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder