Atlılar



[ ATLILAR ]*


Üç atlı suları iyice çekilmiş olan derenin kıyısında belirdiklerinde gün yerini geceye bırakmaya başlamıştı. Bir süre daha dere kenarında at sürdükten sonra geceyi geçirebileceklerini düşündükleri bir düzlükte atlarından indiler.

Uzun boylu ve sağlam yapılı olan, ataları alıp indikleri yerden yirmi adım öteye çaktığı bir kazığa bağladı. Önlerine de bir tutam ot bıraktı.

Kısa boylu ve topluca olan, akşam yemeği için hazırlıklar yapmaya girişti. Ocak için beş altı tane irice taş bulup bir çember yaptı. Sonra ateş için odun aramaya gitti. Diğer ikisine göre daha genç duran üçüncüsü, avladıkları tavşanların derisini çoktan yüzmeye başlamıştı dere kenarında.

Gecenin karanlığı iyice çöktüğünde üç adam ateşin karşısında bağdaş kurmuş sessizce oturuyorlardı. Karınlarını doyurmuş, tavşanlardan arta kalan kemikleri de ateşe atmışlardı. Ocağın üzerindeki demlikte siyah çay hazırlamıştı kısa boylu ve topluca olanı. Çay, günün tüm yorgunluğunu üzerlerinden almış gibiydi. Gecenin sessizliğinde derenin iyice azalmış suyu bir yılan gibi sürünerek akıyordu. Üç adam hiç konuşmadan ilk bardaklarındaki çaylarını bitirmişti. Demlikteki çay bitene kadar aynı sükût içinde çaylarını içmeye devam ettiler.

Ocaktaki ateş iyice köz haline geldiğinde üç adam çoktan yere serdikleri keçelerin üzerinde derin bir uykuya dalmışlardı. Güneşin ilk ışıkları ocağın sönmüş külleri üzerine düştüğünde, üç adam çoktan atalarına binip oradan ayrılmışlardı. 

*[ izzet koçak ]
#öykü