Rüya



Bazıları ya çok güzel rüya görüyorlar ya da görmedikleri rüyaları harika bir şeklide kurguluyorlar. Rüyayı dinlerken hayret etmekten kendimi alıkoyamıyorum. Bazen keşke benim de böyle rüyalarım olsa diye içimden geçiriyorum.

Ben, görmediğim ve hiçbir zaman göremeyeceğim rüyaları düşleyen biriyim. Bu nedenle düşlemeden görmek istiyorum. Bilinçaltımın bana bir armağan vermesini bekliyorum. Ama eli oldukça sıkı olduğundan pek bir şey düşmüyor uykularıma. 

Ben de çaresiz görmek istediklerimi düşlüyorum. Bu oldukça kontrollü oluyor ve rüya kadar sıra dışı sonuçlar ortaya çıkmıyor. 

Hafta başında, sabah yataktan kalktığımda kendimi oldukça tuhaf hissettim. Bir rüya görmüştüm. Bu nadiren olan bir durum olduğu için şaşırdığımı da itiraf etmeliyim. Bunun rüya olmaması da muhtemeldi. Zira çoğu zaman yatmak için yatağa uzandığım zamanlarda birçok şey düşünüyordum. Bu, gördüğümü düşündüğüm rüyayı da bu şekilde düşlemiş olabilirdim. Ancak sonraki günlerde de rüya mıydı, yoksa benim düşüm müydü bir türlü ayırt edemedim. 

Ama düş de olsa rüya da olsa, beni oldukça üzmüştü. 

"Rüyamda bir hastane koridorunda çok üzgün bir şekilde gördüm kendimi. Önce, yine kendim için geldiğimi düşündüm. Bu, hastanelerden nefret eden biri için can sıkıcı bir durumdu. Niçin orada olduğumu bir süre daha anlayamadım.  Kendim için gelmemişsem bu daha da can sıkıcıydı. Zira kendimi pek sevmem. Hastanede olması can sıkıcı olsa da onun için üzülmeye değmezdi.

Elimde bir zambak olduğunu fark ediyorum. Beyaz, tek ve zarif bir zambak. O an şimşekler çakıyor ve karanlık bir hüzün göğsümün üzerine çöküyor. Senin için gelmiştim hastaneye ve bu beni kahretmişti. Neden o kadar üzgün göründüğümü şimdi daha iyi anlamıştım. 

Odanın kapısına geldiğimde kendimi toparlamaya çalışıyorum. Her zaman yaptığım gibi sahte bir gülümseyişle yanına giriyorum. Beni görünce gülümsüyorsun. Gülümsemek sana çok yakışıyor. Yüzün biraz solmuş. Serum hortumu sağ elinin üzerinden damarına bağlanmış. Damlaların düşüşünü takip ediyorum. Yanına varıp elini tutuyorum. Konuşmuyoruz, Konuşmaya hiç ihtiyaç duymuyoruz.

Senin yerine oraya yatmaya hazır olduğumu sağımda duran meleğe söylüyorum. Ben bir şey yapamam, anlamında omuzları hafifçe yukarı kaldırıyor. Gözlerimi gökyüzüne kaldırıyorum. Aramız biraz limoni biliyorum ama bana acı çektirmek için başkalarını kullanman hiç hoş olmuyor, diyorum içimden. 

Elimdeki beyaz zambağı, mavi desenleri olan ince vazoya koyuyorum. İkimizde zambağa bakıyoruz." 

Ben uyanıyorum. Canım gerçekten sıkılmış bir vaziyette yataktan çıkıyorum. 

Mars'a gitmeden önce Ay'a uğruyor ve seni soruyorum. O gün de gelmediğini söylüyorlar. 

Saçımdaki tellerden birkaç tanesi daha ağarıyor. 


İK - Rüya



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder