Hancı ile Yolcu




"Kalbini kırdığınız insanların ortak özellikleri neydi?" diye sordu hancı. "Bir kalplerinin olmasıydı," dedi yolcu.


"Senin için yoldan daha önemli olan bir şey var mı?" diye sordu hancı. "Elbette," dedi yolcu "Yol ayrımları."


"Çok zeki bir insansın," dedi hancı. "Bu tamamen ölçme biçimine göre değişen bir şeydir." dedi yolcu.


"Çok gezen mi bilir; yoksa çok okuyan mı?" diye sordu hancı. "Meseleyi anlamadıktan sonra hangisini çok yaptığının bir önemi yok!" dedi yolcu.


"Yolculuğa nasıl başladın," diye sordu hancı. "Küçük bir adımla." dedi yolcu.


"Benim hancı, senin de yolcu oluşun bizim kaderimiz." dedi hancı. "Hanı bana devredip yolculuğa çıkmadığın sürece öyle." dedi yolcu.


"Ne o yüzün düştü." dedi hancı. "Bizim her şeyimiz bir düştü" dedi yolcu.


"Kafanın içine attığın köpek balığı ne oldu?" diye sordu hancı, "Çamura saplandı" dedi yolcu.


"İnsan sevildiğinden hiçbir zaman emin olamıyor." dedi hancı. "Ama sevdiğinden emin olabilir." dedi yolcu.


"Wittgenstein bu konuda ne demiş?" diye sordu hancı. "Başkalarının derinliklerine dokunma, demiş." dedi yolcu.


"Bu hayatta rahat etmek istiyorsan, suya sabuna dokunmayacaksın." dedi hancı. "Pislik içerisinde rahat edenler de var." dedi gülümseyerek yolcu.



Hancı ile Yolcu - İzzet KOÇAK - Mart 2015