İmâ Kılavuzu

Kurmaca Günlükler - IX



Yazmaktan ne zaman sıkılır insan, ne zaman kelimeler ruha dokunur. Hayat ne vakit bir kapı aralar karanlıklardan aydınlıklara doğru. İnançlarını kaybetmiş bir kaleme hangi peri yardım eder.

Her şey bir şey hiçbir şey…

Olmasını istediğim şeylerle olan arasındaki uçurumun kenarında oturmuş çekirdek çitliyorum.

Her çıtırtı bir depremin artçısı gibi düşlerimde yıkıma sebep oluyor. Düşlerimden ve düşüncelerimden çok uzaklara gitmek istiyorum. Ellerimi sana emanet ediyorum, gözlerim bir yıl şu kutunun içerisinde dursun, lütfen ben gülmüyorum ama yüzüm çok eskidi biraz dinlemesi gerekiyor.

Sizi sevdiğimi mi söylemiştim. Sizi sevdiğime dair bir şeyler mırıldandığımı ben de hatırlıyorum; lakin o sözü söylediğimdeki siz ile o sözü o zaman söylemiş olan ben aynı ben değilim.

Her an yeniden yaratılıyor insan, hamuru çamuru aynı ama zaman hiç aynı olmuyor.

Bir çelişki var bunda, olsun hayatın neyi çelişkisiz ki!

Büyü bozuldu, zaten hiç tutmamıştı. Tutacak bir büyüsü olmalı insanın, dedesinden miras kalmış bir muskası: muskanın içinde iyi çay demlemenin tarife ile tütün sarmanın incelikleri anlatılmalı.


Âdemi cennetten çıkaran ne heva idi, ne Havva; şeytanın dudağının gülümseyen kıvrıma bir ima gelip yerleşmişti o kadar. 






İzzet KOÇAK - Kurmaca Günlükler / İmâ Kılavuzu - Ocak 2015




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder