Bu kitap hakkında ne söyleyebilirim ki!
Roman Hakkında;
Sultan Süleyman Han, Zigetvar Kalesi önüne
Sokullu Mehmet Paşa’nın ısrarı üzerine hasta yatağından kalkarak gelir. Yol
yorgunluğuna dayanamaz ve tekrar yatağa düşer. Yatağında Sokullu Mehmet Paşa’ya
hayatını, zaferlerini, iç hesaplaşmalarını, sevinçlerini ve kederlerini
anlatmaya başlar. Hayatının önemli safhalarını oluşturan; Belgrat’ı ve Rodos’u
fethini, Macaristan Krallığı’nı iki saatte tarih sahnesinden sildiği Mohaç
Savaşı’nı, Viyana önlerinden kederle dönüşünü ve ardından karşısına artık
düşmanın çıkamadığı seferlerini anlatır.
O artık Cihan Padişahı’dır; çağının gördüğü
en büyük savaşçı ve siyaset adamıdır. Savaş meydanında olduğu gibi siyaset
satrancında da tüm rakiplerini mat eder. Kendisine ikbal verdiklerini, devletin
bekası için gözden çıkarmaktan hiç çekinmez. Pargalı İbrahim Paşa’yı, kardeşi
kadar sever ama kendi gözleri önünde boğdurur. “İktidar bir ateştir, tutanı da
ışığında duranı da yakar!” der Sultan. Dünyaya nizam verirken, Anadolu’daki
isyanların ateşiyle yüreğinin nasıl yandığını anlatır Sokullu Mehmet Paşa’ya.
Ve yüreğindeki en derin yaraya bir türlü
temas edemez, sadece adını sayıklar, “Mustafa” der. Mustafa’ya reva gördükleri
Sultan’ın derununda öyle bir yara açmıştır ki ancak “ah!” ile ifade bulur.
Kendi hayatını anlatırken Sokullu Mehmet Paşa’ya nedense yaralarına hiç
değinmez. Yalnız bir “ah” eder Yüce Sultan!
Ah, Sultan’ın diline gelmez ama yazarın
dilindedir. Girer Sultan’ın kendisini anlatmasının arasına ve Mustafa’yı
anlatır. Tarihin unutamadığı özel bir şehzadedir o, yazar onu her haliyle
kitabına taşır. Çocukluğunu, gençliğini, yiğitliğini, halkın ve askerin ona
olan hayranlığını ve sevgisini anlatır. Bir Cihan Padişahı’nın Şehzadesi
arasında dolaşan fesadı gün yüzüne çıkarır. Bulanık suyu aralar. Lâkin her şey
için çok geçtir, Mustafa babasının gözleri önünde son nefesini vermiştir.
Şehzadesi Mustafa’nın gözleri önünde katlini
seyreden Sultan’ın alnında bu kara bir leke olarak kalmıştır. Yazar da bu
lekeyi Sultan’ın en muhteşem yıllarının arasına koyup anlatarak, ona bu acıyı
unutturmamak niyetini taşımıştır.
Hürrem Sultan’ı, Pargalı İbrahim Paşa’yı,
Şehzade Mustafa’yı ve daha nicelerini, bu romanın sayfaları içerisinde
bulacaksınız.
İzzet KOÇAK, Ben Sultan Süleyman Han, Çağrı
Yayınları, 352 sayfa, 2012 İstanbul.
...sanırım çok şey söyledim.
Tebrik ediyorum sevgili dostum...
YanıtlaSilistanbulin